98 - Mola

177 5 97
                                    

Okul bahçesinde koşar adımlarla ilerlerken gözlerim sokağın ortasında hoşlandığı kızla bıraktığım andan beri görmediğim arkadaşımla buluştu.

Barış.

Beni gördüğünde kocaman gülümsedi ve oturduğu banktan kalktı.

Koşarak aramızdaki mesafeyi kapattım ve adeta boynuna atladım.

"Kızdın mı bana? Kızdın, değil mi? Ama ben senin için-"

"Dur be kızım..." Bana sımsıkı sarıldı. "Kızmadım."

"Gerçekten mi?!"

"Evet... Emrivakiyi sevmem ama bu seferki güzeldi." Kocaman gülümsedim ve kollarımı boynundan ayırıp bir adım geri çekildim.

"Nasıl geçti? Düğün ne zaman?!" Heyecanım karşısında gülmüştü.

"Abartma... Birkaç gündür... Arkadaşça takılıyoruz işte. Aramız iyi."

"Arkadaşça mı?" Sesim memnuniyetsiz çıkmıştı. "Ee... Okan'la konuştunuz mu? Barıştınız mı-" Barış bana kaş göz hareketleri yapmaya başladığında kaşlarım çatıldı. "Ne oldu?" Gözleriyle bir şey anlatmaya çalışıyordu ama ben hiçbir şey anlamıyordum. "Anlamıyorum Barış!"

"Sanırım benim duymamı istemiyor." dedi bir ses.

Anıl'ın sesi.

Hızla arkamı döndüm ve ela gözlerle karşılaştım.

Bankta oturuyordu.

Deminden beri burada mıydı?

Fark etmemiştim bile.

"Ağaçtan görmedin sanırım." dediğinde zihnimi okuduğuna emin olmuştum.

"Aa! Anıl Hocam. Nasılsınız?"

"İyiyim Defne... Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. İş güç... Koşturmaca." dedim şirin bir sırıtmayla. "Asistanlık zor iş... Yoğun çalışıyorum."

"Tabi tabi... Hiçbir toplantıya katılmadan yoruluyorsundur."

"Aşk olsun!"

"Amin." dedi gülerek. İstemsizce gülümsedim. Aşk olmuştu ama onun ne zaman haberi olurdu, bilmiyordum. "Barış'la bir şeyler konuşuyorduk biz de... Oturmaz mısın?"

"Otururum." dedim ve banka doğru yöneldim.

"Cık. Yanlış cevap." dedi gülerek. "Oturmazsın. Neden?"

"Neden?" dedim şaşkınca.

"Bilmem... Ajandana bir bak istersen." Barış çoktan banka geçmiş gülerek bizi izliyordu.

Telefonumu çıkardım ve ajandama baktım.

"Hm... Yazı değerlendirmesi, diyor. Bir de konferans sunumunuz kontrol edilecekmiş."

"Evet. Hadi koş bakalım."

"Ama siz burdasınız?"

"Bensiz çalışamıyor musun?" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Hayır yani! Değerlendirmeyi kime yapacağım?!" Eliyle sesimi kısmamı işaret ettiğinde sinirle ofladım.

"Değerlendirmeyi yazı olarak yaz. Ben okuyacağım. Sunumu da aynı şekilde."

"Tamam." dedim dişlerimin arasından. "Nerede yazı ve sunum?"

"Odama geç. Bilgisayarımda." Başımı salladım ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım. "Bitti, demedim!" diye seslendiğinde aklımdan onu boğduğum senaryolar geçiriyordum. Tekrar ona doğru döndüm ve yüzüme yapmacık bir gülümseme takındım. "İşin bitince kahve yap bana."

KOMŞU ÇOCUKKde žijí příběhy. Začni objevovat