1 - Eski Zamanlardaki Gibi... Neredeyse.

4.1K 45 19
                                    

"Hadi ama Barış!" Sabırsızca baş aşağı yattığım kanepede söylenirken bir yandan da ağzımı mısırla dolduruyordum.

"Geldim be kızım! Çatlama." Elinde içeceklerimizi hazırladığı tepsiyle görüş alanıma giren Barış'a gülümseyerek kanepede doğruldum ve oturuşumu düzelttim.

"Defne bu ne?" Elinde neredeyse boşalmış mısır kasesini yüzüme doğru tutarak salladı ve gözlerini devirdi. Rahatsızca sırıtarak cevapladım.

"Ama napayım çok uzun sürdü işin. Hem yanıma koymuşsun kaseyi dayanamadım."

"Kızım iki dakika sürdü işim. Film daha başlamamış bile." Ayağa kalkıp yanaklarını sıkarak konuştum.

"Hadi biraz daha yap o zaman." Dehşet içinde bana bakınca kahkahamı tutamadım ve ellerimi yanaklarından çekip boynuna doladım.

"Şaka şaka, tencerede vardı biraz daha. Ben doldurayım kaseyi otur sen de. Özledim seni." Sözlerimle gülümsedi ve ellerini belime sardı. Kısa bir sarılmanın ardından ayrılıp mutfağa doğru yöneldim.

"Ben de seni özledim Defne'm." demesiyle duraksayıp güldüm. Hızlıca kaseyi doldurup kanepede yanındaki yerimi aldım.

Aynı evde yaşayıp birbirini özlemeyi başarabilen iki yakın arkadaştık biz. E tabi bunun sebebi bizimle birlikte bu evde 4 kişinin daha yaşaması ve hepimizin çok yoğun olmasıydı. Neredeyse haftalar sonra Barış'la baş başa kalmanın keyfini çıkarıyorduk. Huzurla gülümsedim ve başımı omzuna yaslayarak filmi izlemeye devam ettim. Yaklaşık yarım saat sonra Barış beni hafifçe dürterek konuştu.

"Defne?"

"Efendim?"

"Ben odağımı kaybettim güzelim ya. Seni de çok sarmadıysa başka bir şeyler mi yapsak?" Başımı omzundan kaldırarak onunla yüz yüze geldim.

"Olur. Ne yapmak istersin?" Eli yüzüme düşen sarı saçlarımı buldu. Onları okşayıp bi yandan da kulağımın arkasına toplarken konuştu.

"Bilmem, konuşalım. Asırlardır sesini ve iğrenç esprilerini duymuyorum sanki." Yumruğumu hafifçe bacağına geçirdiğimde gülerken diğer eli de boynumu buldu. Bir eliyle saçlarımı bir eliyle boynumu okşarken ben de kedi gibi iyice sırnaştım bedenine.

"Yapma. Mayışıyorum." Güldü.

"Elimde değil. Çok sensiz kalmışım." Gözlerim gözlerini buldu. Dalıp gitmemek için uğraşırken hızla ellerinden kurtulup ayağa kalktım. Kaşları çatıldı.

"Kalan tek boş vakitlerinde o kızları evimize sokarken öyle demiyordunuz Barış Bey."

"Of Defne başlama yine." Eli uzadıkça hafif kıvrılan saçlarına gitti ve hafifçe karıştırdı. Sinirliyken veya stresliyken bu hareketi yapardı.

"Uykum geldi benim. İyi geceler." Merdivenlere doğru yöneldiğim an ayağa kalkarak önüme geçti.

"Neden böyle yapıyorsun? Sana her seferinde bu konuları seninle konuşmaktan hoşlanmadığımı söylüyorum. Ama sen yine dönüp dolaşıp lafı aynı yere getiriyorsun."

"Çağrı'yla Deniz'le konuşuyorsun ama. Hem de keyifle. Ben de arkadaşınım öyle değil mi? Eğer konuşabileceğimiz tek konu bu kaldıysa benimle de konuşmanı isterim." Sonlara doğru sitemle sesimin yükselmesine engel olamadım.

"Sikiyorum o kızları! Anladın mı?! Bunu mu duymak istiyorsun ağzımdan! Al duydun işte." Bağırmasının ve sözlerinin etkisiyle afallayarak bir adım geriledim. Ve ağzımdan çıktığı an pişman olduğum o sözleri söyledim.

KOMŞU ÇOCUKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz