164 - Karı & Koca Müessesesi

202 7 16
                                    

"Kalbim duracak!" dedi Defne, bir oraya bir buraya koşturmaktan nefes nefese kalmıştı. Elini sol göğsüne götürdü. Bastırabildiği kadar bastırdı. Kalbini tutmaya çalışıyordu sanki. Tutabilse, sakinleştirebilirmiş gibi... "Yok, valla duracak!"

"Sakin ol..." dedi arkadaşı gülerek. Arkadaştan da öte şahiti...

"Elif nasıl sakin olayım?!" diye çıkıştı kadın. "Bana aldığı elbiseye bak! Baksana şuna... Ağlayacağım... Yok, öleceğim şimdi!" Aynaya bakmaya bile kıyamıyordu. Öyle güzel bir elbise almıştı ki nişanlısı ona... Baktığı her saniye ağlamak geliyordu içinden. Gelinliksiz, düğünsüz, derneksiz evlenmeyi çoktan kabul etmişti ancak tabi ki bir tanecik sevgilisinin gönlü razı olmamıştı buna. Gelinlik sayılamayacak ama dünyadaki bütün gelinliklerden güzel bembeyaz bir elbise bırakmıştı kapısına sabahın köründe. Bir de üzerine şapşal şapşal 'Beğenmezsen anlarım... Giymek zorunda değilsin sevgilim. Ama ben üzerinde hayal ettikçe delirecek gibi oluyorum...' diye bir not düşmüştü. Beğenmemek mümkün müydü sanki? Upuzun, tülden bir elbise. Omuzları açık bırakan uzun, balon kolları, belini saran korse kısmı ve uçuş uçuş eteği... Prenses gibi görünüyordu kadın bu hâliyle. Bir de Elif'in ona yaptığı hafif makyajla da birleşince... Göz alıcıydı.

"Evleneceğine inanamıyorum." dedi Elif. Keyifliydi. Korkuyordu ama çok mutluydu. Korkusunun tek sebebiyse Defne'nin pişman olmasıydı. Böyle kimsesiz gibi evlenmesine gönlü razı olmuyordu. Ancak ağzını açıp da tek kelime söyleyemiyordu da. Defne'nin gözü Karan'dan başka bir şey görmüyordu ki? Ne denirdi bu durumda? Aşkları karşısında kendisine söz düşmeyeceğini çok iyi biliyordu.

●●●

"Lan oğlum manyak mısınız siz?! Senin anan baban yok mu?! Ablan! İki şahitle, bir salonda beş dakikada evlenmek ne demek?! Dostlarımız, konu komşu-"

"Komşum geliyor nikâha." dedi Karan gevrek bir gülüşle. "Kendisiyle evleneceğim birazdan." Keyfine diyecek yoktu. Öte yandan Yiğit aklını kaçırmak üzereydi. Arkadaşını bu hatadan döndürmek için çabalıyordu.

"Karan bir dinle beni! Bir dakika dinle!"

"Oğlum bu papyon nasıl bağlanıyor lan, bir el at-"

"Sikeceğim papyonunu Karan!"

"Abi ben Defne'yle öyle ya da böyle evlenmeyecek miyim?" diye çıkıştı adam birden. "Böyle evlenmeye karar verdik, sana ne oluyor?"

"Karan yanlış yapıyorsunuz! Bak o kız kimsesiz olabilir ama sen öyle değilsin-" Yiğit'in duvara yapışması birkaç saniye sürdü yalnızca. Karan'ın aşk dolu, heyecanlı bakışları anında öfkeyle kaplanmıştı.

"Kimsesiz ne lan?!" diye kükredi. "O kız, ne?! Topla ağzını!"

"Yalan mı?! Kötü bir şey mi diyorum sanki?! Kimsesiz işte amına koyayım! Anası yok babası yok! Düğünsüz evlendi diye ardından vah vah çekecek tek bir kimse yok! Sen öyle misin?! Arzu Teyze nasıl yıkılacak, bilmiyor musun?! Kerem Amca?! Kendine gel artık! Anladım, seviyorsun, evlenmek istiyorsun ama böyle olmaz! Olmaz!"

Aklı bulandı adamın. Duyduğu şeyler hiç hoşuna gitmese de tek bir yanlışlık yoktu.

"Düğünü sonra yaparız." dedi iç çekerek. "Evlendiğimizi de bilmez hatta kimse. Öyle aramızda kalır... Yaza kadar. Sonra da bir düğünümüz olur."

"Lan o zaman ne diye şimdi evleniyorsunuz?! Beklesenize!"

"Bekleyemiyorum Yiğit." dedi Karan. "Gözlerimin içine bakıyor, karın olmayı tatmak istiyorum diyor, nasıl bekleyeyim, sen söyle..." Arkadaşının yakasını rahat bıraktı elleri. "Ben ölürsem aşkımdan öleceğim, biliyorum bunu. Böylesine dayanamadığım başka bir şey olmamıştı. Ellerim titriyor."

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now