12 - Cam Kesikleri

568 15 16
                                    

Hastaneden ayrılalı bir saat olmuştu. Deniz, Asya, Okan ve ben hastanenin yakınlarındaki bir mekanda oturmuş, kahvaltı ediyorduk. Kurt gibi acıkmıştım ve menüdeki kahvaltı yerine koyabileceğim çoğu şeyi sipariş etmiştim. Ben yiyeceklerden gözümü ayırmazken, diğerleri sıradan sohbetler ediyorlardı. Asya ve Deniz'e, Okan'ı yadırgamadıkları hatta sohbete dahil ettikleri için teşekkür etmeliydim. Bunun nasıl ve neden gerçekleştiğini bilmesem de çok mutlu olmuştum.

"Okan benim kruvasanım bitti. Çok güzelmiş. Bu kadar güzel olduğunu bilsem börek yerine bi tane daha alırdım. Ama onu da yemiş bulundum." diyip gözlerimi Okan'ın kruvasanına diktiğimde herkes güldü.

"Tüh. Yazık olmuş." dedi Okan, yapmacık bir üzüntüyle. "Satayım sana benimkini." dediğinde Asya ve Deniz kahkaha attı. Ofladım. Okan gülerek önündeki kruvasanı benim tabağıma koyduğunda ellerimi çırptım. Kruvasanın ucundan bir parça koparıp Okan'a uzattım. Yaklaşıp elimdeki parçayı yedi. Tabağımdaki sevmediğim peynir, zeytin ve haşlanmış yumurtaları büyük bir cömertlik göstererek Okan'ın tabağına koyduğumda gülerek gözlerini devirdi.

"Sana kurabiye de yaparım. Söz." dedim, kulağına doğru.

"Tarçınlı?" dedi, tek kaşını kaldırarak. Başımı salladım. "Anlaştık." Aynı anda gülümsedik.

"Okan?" dedi, Asya. Bakışlarımız ona döndü. Telefonuna bakıyordu. Sonrasında gözlerini Okan'a çevirdi. "Hazal sana ulaşmaya çalışıyormuş. Bir ara istersen." Her ne kadar uğraşsam da yüzümün düşmesini engelleyememiştim. Okan başını sallayıp bizden biraz uzaktaki boş bir masaya geçti. Telefonunu çıkarıp birkaç saniye sonra kulağına götürdü. Ne konuştuğunu duyamıyordum.

"Hazal demişken," diye başladım cümleme. "Tamamen aklımdan çıkmış, etkinlik nasıl geçti?"

"Okan'la Barış basana kadar güzeldi. Sonrası facia." dedi, Deniz. Asya'nın yüzü düşmüştü. Sorgularcasına kaşlarım havalandı. "Senin etkinliğe geldiğini düşünmüşler. Bir süre etrafa bakındılar. Başta hiçbir şey anlamadık. Sonra Hazal konuşma yaparken birden Barış atladı sahneye, aldı kızın elinden mikrofonu. Seni görüp görmediklerini sordu insanlara. Kimseden çıt çıkmayınca deliye döndü. Attı mikrofonu gitti. Hazal da kalakaldı öyle. Asya toparlamaya çalıştı biraz. Müzikleri başlattı. İnsanlar dans etti falan. Barış da Okan da bir bok anlatmayınca çok kâle almadık açıkçası. Seni bulamayınca ayrıldılar etkinlikten. Barış neyse de, Okan'ın gitmesi Hazal'ı çıldırttı. Bağırdı çağırdı bir ton. Okan ona da 'sonra kavga ederiz' deyip gitti. Anlayacağın her şey Asya'ya kaldı. Bir şekilde toparladık yine de." Sıkıntıyla bir nefes verdim. Ormanda köpeğimle uyumak o etkinlikte olmaktan on kat daha iyiydi. Ormanda köpeğinle uyumasaydın bunların hiçbiri yaşanmazdı Defne!

"Etkinlik neyse de, eve döndükten sonra başladı asıl facia..." dedi Asya, iç çekerek. "Üç saat sonunda etkinlik bitti, geldik eve. Bir baktık her yer birbirine girmiş. Barış'la Okan etrafta koşuşturuyor. Birilerini arıyorlar. Poyraz'ı arayıp n'olur Defne benim yanımda de dediklerine bile şahit oldum. Soruyoruz n'oluyor diye cevap yok. En son Barış Defne yok Defne! diye bağırdı. Deniz, ben, Çağrı... kötü bir şey olduğuna ihtimal bile vermedik başta. Ta ki onların da bizim de aklımıza gelen her yeri, herkesi sorguladığımızı fark edene kadar. Okan kendi evini kontrol etti on yedi kez. Bana gelir o dedi. Gelmedin. Saat gece üçe doğru geliyordu. Esmiştir kafasına yine, gelir kendi. Yatalım. dedim. Bunu dememle Okan'la Barış birbirine öyle bir baktı ki... Deniz bile tuttu yakalarından ne yaptınız lan kıza! diye bağırdı. Yıkıldı Barış. Ağladı, ağladı... O ağlayınca daha da telaşlandım. Okan sürekli Barış'a küfür ediyordu biz de bir bok anlamıyorduk. Dört gibi Deniz gitti karakola, ifade verdi. Aramaya başlamaları için... Telefon başında haber bekliyoruz hepimiz. Bir saat geçti, beş saat geçti... bir şey yok. Okan ve Çağrı saat başı etrafa bakıp bakıp geri dönüyorlar. Saat on bir civarı Barış çıktı bahçeye. Peşinden de Okan. Korktuk, çıktık peşlerinden. Okan, ben dayanamıyorum. Öldürsene beni. dediğini duydum Barış'ın. Okan bütün sinirini, üzüntüsünü Barış'tan çıkardı. Defne beni affetmez diye öldürmüyorum lan seni! dedi."

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now