175 - Derin.

166 7 13
                                    

"Hoş geldin," derken Defne'ye sarılmaya yeltendim ama hemen geri çekti kendisini. Onun yerine elini uzattı bana. Gülümseyerek baktım eline. Tuttum en sonunda. Hatrı sayılır bir süre de bırakmadım nârin parmaklarını. Gözlerim üzerinde gezindi, engel olamadım buna. Nefes kesici görünüyordu. Üzerinde blazer elbisesi, ayaklarında benim hediyem olan topuklular. Özenli topuzu ve önünde bıraktığı birkaç tutam saç. Bordo ruju... Kusursuz teni ve yemyeşil gözleri.

İnkâr edemeyeceğim kadar çok arzuluyorum onu. Tam da şu an.

"Ne zaman başlıyor ders?" dedi. İşte o zaman bıraktım elini. Koridorda yürümeye başladık. Meraklı gözlerle tarıyordu etrafı. Sanki ilk defa görmüş, yıllarını burada geçirmemiş gibi.

"Açıkçası... Öğrencilere haber veremedim. Gecenin bir saatinde attığın mesaj beklenmedikti takdir edersin ki..." dediğimde gözlerime baktı. Yeşilleri utançla kaplandı anında. "Yemeğimiz pek tatlı geçmemişti... O yüzden... Bir süre görüşmeyiz sandım-"

"Karan'la tartıştık," dedi üzgün çıkan bir sesle.

"Sen de soluğu benim yanımda mı aldın?" dedim direkt. Güldüm. "Yedek kulübüne hoş geldiniz Defne hanım..."

"Öyle değil..." Gözleri doldu. Bunu beklemiyordum işte. Çatıldı kaşlarım. "Korkuyorum..." diye fısıldadı. Bileğimi tuttu birden. Yürürken zorlanıyor gibiydi.

"Koluma girmek ister misin?" derken yumuşacık çıktı sesim. Burnunu çekti. Gülümsedim.

"İnat ettim... Bir güç geldi. Çıktım... Ama sinirim geçince... Ağrımaya başladı bacağım..."

"Bilirim..." dedim yalnızca. Tuttum onu kolundan. Yardımcı oldum. Odama geçtik. Aşinâ olduğumuz deri kanepeye.

Yan yana oturduk ama Defne başını kanepenin sırtına yaslayıp bacaklarını da kendine çekince açıldı aramız.

Oldukça üzgün görünüyordu.

"Benimle konuşmak mı istiyorsun?" diye sordum.

"Sen benim psikoloğumsun," dedi. Güldüm.

"Tamam. Öyleyim," dedim ben de. "Bir seans yapalım o zaman seninle... Sonra da akşamki derse gireriz."

"Tamam..."

"Hadi başla..."

"Beni neden aldatmıştın?" dedi birden. Soldu gülümsemem. Afalladım. "Gizem'le aldatmıştın... Sadece seks, demiştin. Ama seviyordun hâlâ beni. Hep sevdin... Ben de seni affettim zaten. Affedilir değil mi?"

"Defne... Bu... Yani bu çok farklı bir konuydu..."

"Nesi farklı?"

"Beni terk ettiğini sanmıştım... Okan'a gittiğini. Senden intikam aldığımı düşündüm. Başka bir şey değil. Gizem'i arzulamadım bile. O an da seni düşünüyordum." Bu konuyu konuşmaktan hiç mi hiç hoşlanmıyordum ama içimi kaplayan merak duygusunu doyurabilmek için cevap vermek zorundaydım. "Karan..." dedim temkinli yaklaşarak. "Karan bir şey mi yaptı?"

"Bilmiyorum..." diye fısıldadı. "Aldatılmış hissediyorum ama ortada bir şey yok Anıl. Neden böyle hissediyorum ki ben?"

"Anlat bana... Anlat çözelim," derken biraz yaklaşmışım ona farkında olmadan. Dizlerimiz değdi birbirine, öyle ayıldım.

"Bir kız var," diye başladı. "Aşağıdaki daireye yeni taşındı-"

"Senin evine?"

"Evet..." Titredi sesi.

"Devam et lütfen."

"İşte... Karan'la apartmanda birkaç kere denk gelmişler. O da benim bildiğim. Tanışmışlar, konuşmuşlar. Hatta kek yapıp getirdi kız Karan'a. Ben bugüne dek ne gördüm ne duydum... Ben evdeyken... Yani kazadan sonra... Karan'ı eve perde asmaya çağırmış... Karan da gitmiş... Asmış perdeleri. Bana söylemedi bile. Mesajlaşmalarını okudum. Keşke yemeğe kalsaydın, falan demiş kız... Telafi etmek isterim bunu, demiş. Karan da lafı bile olmaz demiş... Bu kadar aslında. Ama ben Karan'a 'kız zaten evli olduğunu biliyordur, değil mi?' dediğimde Karan bana 'biliyordur herhalde' dedi. Söylememiş bile! Kızın benden haberi yok! Kocama yürüyor ve kocam da bunu engelleyecek hiçbir şey yapmıyor! Kendimi o kadar kötü hissediyorum ki Anıl!" Çoktan başlamıştı ağlamaya. Bense şaşkın şaşkın izliyordum onu. "Karan eskiden sadece benimle ilgilenirdi, sadece! Görsen! Peşimde pervaneydi! Hep benim isteklerime koşardı! Ne ara başka kadınların perdelerini asmaya başladı, bilmiyorum! Canım çok acıyor!"

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now