116 - Bir Bedende Yirmi Bir Ölüm

177 3 39
                                    

Defne'nin çığlıklarını zihinlerinden silemeyen insanlarla doluydu hastane koridoru.

Onu tanıyanlardan biri bile daha önce bu hâlde görmemişti genç kızı.

Saatler süren krizlerinin ardından, halsiz bir şekilde herkesten uzak, köşedeki sandalyeye geçmişti.

Bacaklarını göğsüne çekmiş, kollarını da onlara dolamıştı.

"Oğlum!" diye çığlık atıyordu Nil Ulubey. Üç tane sakinleştirici almasına rağmen hem de. "Anıl'ım!"

Defne'nin kulakları çınlıyordu. Çok korkuyordu.

"Ağlama, ağlama, ağlama..." dedi karnına doğru eğilerek. "Baba uf olmuş. Ağlama..."

Ağlayan kendisiydi.

Nasıl da yalnız kalmıştı ama?

Bir köşede, bir başına...

Abisi bile uzaktan izliyordu onu.

Kimse sarılmıyordu.

Daha doğrusu sarılamıyorlardı.

Defne izin vermiyordu.

Anıl'ın yere yığılışını unutmaya çalıştı genç kız. Başını hızla iki yana salladı.

Atmayan kalbini unutmaya çalıştı. Moraran ve buz tutan bedenini unutmaya çalıştı.

Boynunda belirginleşen damarları, bedeninin son çırpınışlarını unutmaya çalıştı.

"Baba uf oldu..." Bir tek bebeğiyle konuşuyordu, başka da kimseyle konuşamıyordu.

Kimse ulaşamıyordu genç kıza.

"Sakın düşme... Sen de bırakma beni. Sakın düşme. Anne çok kızar... Babanın yanında Güneş var zaten... Sen benimle kal."

Okan zaman zaman yaklaşıyordu ona. Yanına olmasa da birkaç metre ötesindeki sandalyeye oturuyordu. O da ağlıyordu.

Öylece sevdiği kadına bakıyordu. Özür dilemek istiyordu. Kendisini suçluyordu.

Zaten bu hastane koridorunda kendisini suçlamayan bir kişi bile yoktu.

"Bulut geçti... Gözyaşları kaldı... Çimende..." Defne yine o şarkıyı mırıldanmaya başlamıştı. "Bulut geçti... Gözyaşları kaldı çimende... Bulut geçti... Gözyaşları-"

"Şşh..." Dayanamamıştı Okan. Yine aynı hatayı yapmıştı.

Sarılmaya çalışmıştı arkadaşına.

Öncekilerinde olduğu gibi kocaman bir çığlık atmıştı Defne.

"Dokunma!"

"Yapma böyle... Yalvarırım." Ağlıyordu ikisi de.

"Bırak!" Göğsünden itmeye çalışıyordu Okan'ı. Çok güçsüzdü. "Bırak! Dokunma bana! Kimse dokunmasın bana!"

Hastaneyi inleten çığlıkların sonucunda yine bir sakinleştirici iğneye maruz kalmıştı Defne.

●●●

Saatler sonra bir kez daha yatırıldığı yerden kalkan Defne, koridora çıkmış ve her zamanki köşesine çekilmişti.

Başını duvara yasladı ve kendi bedenine sımsıkı sarıldı.

Gözleri koridordaki insanların üzerinde dolaşıyordu.

Aras Ulubey hıçkırarak ağlıyordu.

"Amcan bir kez bile suratıma bakmadı..." diye mırıldandı karnına doğru. "Küstü bana... Haklı. Babanı uf yaptım."

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now