152 - Sevgililik Müessesesi

249 7 14
                                    

"Kızamık." dedi Karan yaptığı ilk muayenenin ardından. Duştan çıkıp apar topar hazırlanmış ve söz verdiğimiz gibi on dakika içinde Anıl'ın evine varmıştık. Ben sürekli ağladığımdan ikisi de beni Bulut'a yaklaştırmamış ve onu korkutacağımı söyleyerek mutfağa kilitlemişlerdi. Evet, yanlış duymadınız. Beni mutfağa kilitlemişlerdi. Ben de bunu fırsat bilip hemen oğluma çorba yapmaya başlamıştım. Kısa bir süre sonra Karan yanımda bitmiş ve bana Bulut'un kızamık olduğunu, endişelenmememi söylemişti.

"Görebilir miyim onu?" diye sordum masum çıkarmaya çalıştığım sesimle.

"Aşılı mısın?"

"Hı hı... Bulut da aşılı."

"Defne ağlayıp duruyorsun, korkuyor çocuk."

"Ağlamam, söz." dedim ağlayarak. Güldü Karan da. Beni kollarının arasına çekti ve alnımdan öptü.

"Şşh... Bir şey yok. Ateşi var. Öksürük ve burun akıntısı. Kustuğu için nöbetçi eczaneye gidip serum hazırlatacağım ona, tamam mı? Gelir takarım ben."

"Tamam..."

"Mis gibi kokmuş... Ne yaptın?"

"Mercimek çorbası, bol sebzeli ve acılı..."

"Gelince bir kase de ben içerim, olur mu?"

"Olur aşkım." dediğimde kısa bir süre sessizlik oldu. Şaşırmıştı Karan. Aşkım dememeli miydim yoksa? Utandım birden. Yanaklarım kızardı. "Yani şey... Aşkım değilsin tabi ki-"

"Yok yok," dedi hızla. "Öyleyim." Yanaklarımı öpüp bu konuda başka bir şey söylenmesine izin vermeden önce mutfaktan sonra da evden çıktı.

"Nereye gitti Karan?" diye sordu o sırada merdivenlerden inen Anıl.

"Serum alıp gelecek." dediğimde başını salladı. "Çorba yaptım. İçer misin?" dedim oluşan garip sessizliği dağıtmak için.

"Olur..." diye mırıldandı. Mutfağa geçtik beraber. Birer kase çorba doldurdum ikimize. Karşılıklı oturduk.

Bir yudum aldı çorbasından. Sonra da "Ellerine sağlık. Çok güzel olmuş." dedi.

"Afiyet olsun..."

"İyisiniz... Karan'la?"

"Hı hı... İyiyiz."

"İyi. Sevindim."

"Ben de." dediğimde iç çekti. Elindeki kaşığı kasesinin içine bıraktı ve yüzünü ellerinin arasına aldı. "Ne oldu?" diye mırıldandım.

"Başım ağrıyor." diye fısıldadı. Sesi titremişti. Oturduğum yerden kalkıp yanına yaklaştım. Parmak uçlarım alnına değdiğinde irkilerek yüzündeki ellerini çekti ve gözlerimin içine baktı.

"Masaj... Yapabilir miyim?" diye sorarken tavrım nedense tedirgindi. Başını salladı Anıl. Gülümsedi. Alnını ovmaya başladığımda gözlerini kapattı. "İyi mi?"

"Çok iyi..."

"Git, uyu sen. Ben Bulut'un başında dururum." dedim masaj yapmaya devam ederken.

"Yok..." diye fısıldadı uykulu bir sesle. Masaj yaptığımdan iyice mayışmıştı. "Sizi yalnız bırakmam..."

"Bir şey olmaz ki." dedim şaşkınca. "Karan var zaten."

"Sizi yalnız bırakmam." diye tekrarladı. O an ben ve Bulut'dan bahsetmediğini anladım. Afallamıştım.

"Anıl-"

"Çok yalnızım." dediğinde boğazıma bir yumru oturdu. "Defne ben çok yalnızım. Çok mutsuzum-"

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now