179 - Derinden Derinden

249 6 15
                                    

Anıl!
Ağrı kesicim sende mi kalmış?
Karnım çok ağrıyor ama bir türlü doktorun verdiği ilacı bulamıyorum...
Gecenin bu saatinde rahatsız ediyorum ama...
Uyuyorsundur gerçi şimdi...

Uyumadım.
Hemen bakıyorum.
Evet, burada.
Sen neredesin?

Bir otele getirdi Karan beni.
Bakmadım adına...

Konum at.

Ay...
Anıl çok utandım şimdi.
Saat gecenin dördü.
Ben sıcak havlu falan yaparım...

Çıktım bile.
Konum at.

Teşekkür ederim canım...
*konum*

Yakınmış.
On dakikaya oradayım.
Lobiye inebilir misin?

Tamam...

●●●

Üzerime Anıl'ın ceketini geçirdikten sonra kartı da alıp küçücük adımlarla çıktım odadan. Asansöre bindim. Giriş katına indim ve koltuklardan birine oturup gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Mesajlaşmamızdan tam on dakika sonra aşağı inmiş olmama rağmen Anıl'ın A'sı yoktu burada. Kollarımı sardım karnıma, kapattım gözlerimi, başımı koltuğun sırtına yasladım.

Saçlarımda hissettiğim temasla açtım gözlerimi. "Kusura bakma..." dedi Anıl direkt. "Geç kaldım... Taze simitin çıkmasını bekledim de..."

"Hı?" gibi bir tepki çıktı dudaklarımın arasından. Doğruldum yavaşça. Anıl elindeki poşeti bana uzattı. Susam kokusu doldu burnuma.

"Limonata da aldım... Aç karnına içme ilaç... Bir şeyler ye." Simiti poşetinden çıkarırken gözlerim parlıyor olmalıydı çünkü enfes kokuyordu ve ben ne kadar acıktığımı o an fark ediyordum.

"Ay sıcacık..." dedim heyecanla. Gülümsedi Anıl. "Otursana!" dedim koltuğun kenarına doğru kayıp ona yer açarken. Şaşkın şaşkın baktı bana. Sonra da etrafına bakındı. En nihayetinde yavaşça yerleşti yanıma. Biraz önce neden şaşırdığını o an anladım. Bu koltuk iki kişi için epey küçüktü!

Teklifimi geri de alamayacağım için hemen simitime gömüldüm. Anıl benim için limonatamın kapağını açıyordu bu sırada.

"Bundan da iç... Kan şekerin yerine gelsin..."

Şişeyi elime almadan uzattım dudaklarımı, kocaman bir yudum aldım. "Mmhh!" dedim dudaklarımı yalaya yalaya. Nefisti! Anıl şişeyi tekrar dudaklarıma değdirince bir yudum daha aldım.

Şişeyi çektiği an göz göze geldik.

"Mesajında yazdığın şeyi söylesene," dedi birden. "Duymak istiyorum... Hem de çok."

"Ne yazdım ki?" diye mırıldanırken gözlerimi kaçırdım. Simitimden koca bir ısırık aldım konuşmamak için.

"Biliyorsun..."

"Bolmoyorom vollohi!"

Bir ısırık daha koparacağım simitim ellerimden çekilip alındığında yavru kedi bakışları attım Anıl'a.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now