78 - Şeytan'ın Avukatı

203 6 52
                                    

"Birlikte yaşayalım. Sadece sen ve ben... Hep hayal ettiğimiz gibi. Eğer sen de istersen... Yanına taşınmak istiyorum. Güne seninle başlayıp, seninle bitirmek istiyorum."

Afallamış bir şekilde ona doğru ilerledim.

"Okan... Ben... Yani... Barış ne olacak? Diğerleri?"

"Barış evden ayrılıyor." dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Serbest rehabilitasyon merkezinde kalacak. Konaklama, yemek, terapi ve ilaçlar... Okula da devam edebilecek."

"Ah... Çok sevindim." Başını salladı.

"Barış o evde kalmamın tek sebebiydi Defne. Diğerlerini de seviyorum tabi ki... Ama... Barış kardeşim gibi. O gittikten sonra orada kalmamın pek bir anlamı yok."

"Birlikte yaşamamız onu kötü etkilemez mi?"

"Bilmiyorum... Barış... Anlaşmayı iptal ettiğini söyledi. İstediğimi yapabileceğimi." Burukça gülümsedim.

"Benden kurtulmaya çalışıyor..."

"Çok yaralı Defne... Öyle böyle değil."

"Biliyorum... Umarım çok mutlu olur. Çabucak toparlar."

"Umarım..." Derin bir nefes aldı. Mavi gözleri bir cevap beklediğini haykırsa da ne söyleyeceğimi bilmiyordum. "Zorunda değilsin Defne. Sadece... Bir teklif. İster kabul edersin, ister etmezsin. Ben... Anlarım. Sen düşün. Kararını verdiğinde beni ara." Usulca başımı salladım.

Yan odada Anıl'ın bizi dinlediğini bilirken böyle bir soruya cevap vermek oldukça zordu.

Okan dış kapıya yöneldiğinde peşinden ilerledim. Kapıyı açtı ve bana döndü.

Dudakları yanağıma doğru uzandığında titrek bir nefes verdim. Uzun bir öpücük bırakıp hafifçe geri çekildi.

"Seni seviyorum güzel kızım benim." diye fısıldadığında yutkundum.

Kot ceketinin yakalarını kavradığımda kaşları havalandı. Alçıdaki elimden dolayı pek kuvvetli bir kavrayış yapamasam da o mesajı almış gibi yüzünü bana doğru eğdi.

"Bu yanağımı da..." Diğer yanağımı ona doğru döndüğümde güldü. Ve aynı şekilde bir öpücük kondurdu. "Şimdi o dediğinden de bir tane daha de bakayım." Muzurca sırıttı.

"İlkine karşılık alamadım ama... Hevesim kaçtı." İyice göğsüne sokuldum ve dudaklarımı gömleğinden açıkta kalan köprücük kemiğine bastırdım.

"Seni seviyorum." diye mırıldandım dudaklarım hâlâ tenine değerken. Titrek bir nefes verdi. "Minik zürafam benim..." Dudaklarından küçük bir kahkaha döküldü.

"Hadi... Uyu artık." Başımın üstüne bir öpücük kondurup geri çekildi. "İyi geceler..." Bir şey dememe fırsat tanımadan evden çıktı ve kapıyı ardından kapattı.

Yüzümdeki gülümseme yerini buruk bir ifadeye bırakırken titrek bir nefes verdim.

Benimle birlikte yaşamak istiyordu.

Dört yıllık hayalimiz.

Birlikte yaşamak.

Koridorda ilerledim ve odamın kapısını açtım.

Anıl yatağımda uzanmış, benim için boyadığı tavanı izliyordu.

"Okan gitti..." diye mırıldandım. Usulca başını salladı.

"Aç mısın? Kumpir hazır. Fırına atıp ısıtacağım, sonra da üstüne malzemelerini koyacağım sadece."

Bana bakmıyordu.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now