177 - Olacak ile Ölecek...

199 7 15
                                    

"Kimse oynamıyor mu seninle?" dedi adam gülerek. Nefesinin çok arzuladığı bir tene çarptığının da gayet farkındaydı. "Canın mı sıkıldı?" Uzattı parmaklarını, sevdiği kadının parmaklarına bile isteye karıştırdı onları. Topu birlikte tutuyorlardı şimdi. "Oynayalım mı?"

"I-ıh... Oynuyorum ben... Öyle... Kendim."

"Havaya top atıp tutunca voleybol mu oynamış oluyorsun?" Hamakların olduğu tarafa çevrildi elaları. Biraz daha yaklaştı eski sevgilisine. "Baksana... Kocan yüzüncü rüyasını görüyor şu an... Yaşlı bir herifle evlenirsen böyle kendi kendine oynarsın işte." Defne de kocasının olduğu tarafa çevirdi gözlerini. Hamakta uzanmış, yanına Tekin'i almış, yüzüne kapattığı şapkasıyla birlikte yatıyordu. Tekin de onun göğsünde uyuklarken inanılmaz tatlı gözüküyorlardı. Gülümsemesi yüzüne yayılan kadın arkasını döndü ve gözlerini devirdi.

"Aranızda iki yaş var Anıl!"

"Ama bu daha genç olduğum gerçeğini değiştirmiyor," dedi adam gülerek. Keyfi yerindeydi. Her şeye rağmen. Etleri pişirdikten sonra biraz Defne'yle, biraz Kardelen'le uğraşmış; çocuklarla türlü türlü oyunlar oynamış ve Mert'le sohbet muhabbet etmişti. Elif'le araları pek iyi olmasa da bugün zaten Elif'le arası çok iyi olan biri olmadığından bu durum pek gözüne batmamıştı. Karan'ı saymaya gerek bile yoktu, koca bir gün hiç muhatap olmamışlardı.

Kendine bile itiraf edemese de Karan'dan nefret ediyor değildi. Hatta bambaşka şartlar altında onunla çok yakın arkadaş olabileceğinin de farkındaydı. Ancak şartlar ikisinin de kabullendiği üzere böyleydi ve değişemezdi. Defne'ye olan aşkları aralarında kocaman bir engeldi.

Yine de Anıl, Karan'ın çabasını ve bugüne kadarki sabrını içten içe takdir ediyordu. Kendisi tutup da Defne'yi öpmese, onun yakınlarında dolanmasa, Karan'ın çabalamaya devam edeceğini de biliyordu. Ama işte... Aşk. Dayanamıyordu. Karan'ın arkadaşlığını kazanmak için Defne'den vazgeçecek değildi.

"Başına güneş geçecek..." diyerek şapkasını çıkarıp Defne'nin kafasına geçirdi. Hiç 'aman yok, istemem' demedi kadın. Düzeltti şapkasını. Telefon ekranından nasıl göründüğüne baktı ve gülümsedi. Tek kelime çıkmadı ağzından. Daha çok güldü Anıl. "Rica ederiz hanımefendi..." dedi.

"Çok yakıştı örgümle..." diye mırıldandığında adam dayanamayıp parmaklarının arasına aldı Defne'nin örülmüş saçını.

"Çok güzelsin..." diye fısıldadı.

"Güneş kremimi tazelesem iyi olur... Topu tutar mısın?"

"Hay hay..." diyip aldı topu kadının elinden. Sonra parmağında birkaç tur çevirdi. "Özlüyorum seni," dedi herhangi bir şeyden bahseder gibi. O sırada çantasından çıkardığı kremini sürüyordu Defne telefonunun kamerasından kendisine bakarak.

"Ben de seni," diyişi en az Anıl'ınki kadar sıradandı. Parmakları boynundan göğüs dekoltesine doğru ilerlerken iç çekti adam.

"Omuzlarına sürmemi ister misin?" diye mırıldandı. Ne kinaye, ne ufacık bir iğne ne de kötü niyet karışmıştı sesine... Sadece özlem.

"Yok, hallettim ben..." diyip hızlandırdı parmaklarını kadın. İsterdi istemesine de... Yanlıştı. Sınırlarını çizmekte ve bir de üstüne çizdiği sınırları korumakta pek başarılı olmadığı kendisini tanıyan hemen herkesin hemfikir olacağı bir konuydu. Ama değişmeye çalışıyordu. Ailesi için, Karan için, çocukları için... Genel kabul görmüş kurallara uymaya zorluyordu kendisini. Mesela eski nişanlısından uzak durmak gibi.

Her ne kadar arkadaşı olan Anıl'ı özlese de...

Kremiyle işi bitince parmaklarına biraz daha sıkıp Anıl'ın yüzüne hafif bir tokat atar gibi yapıştırdı kremi. "Eyvallah," dedi adam gülerek. "Çok incesin."

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now