23 - Anıl

369 12 11
                                    

"20 numaralı peron nerede acaba?" diye sordum yakaladığım bir görevliye. Eliyle işaret ettiği yere bakıp başımı salladım ve gülümsedim. Tuhaf bakışlarını üzerimde gezdirdi ve yoluna devam etti. Sorunun ne olduğunu anlamak için hızla üzerimi gözlerimle taradım. Okan'ın üzerime iki beden büyük gelen mavi sweatshirtüyle gri bol eşofman altını giyinmiştim. Bir sorun olmadığına kanaat getirip omuz silktim ve 20 numaralı perona doğru ilerlemeye başladım. Gördüğüm yazıya bir süre bakakaldım.

İstanbul - Muğla

Uzun zamandır yolumun düşmediği evime dönüyordum... Gözlerim istemsizce dolarken burukça gülümsedim.

"Otobüs fobin mi var, yoksa içeri geçmeyi düşünüyor musun?" dedi arkamdan gelen yabancı bir ses. Arkamı dönüp gözlerimi ela gözlere diktim.

"Pardon." dedim yapmacık bir gülümsemeyle. "Dalmışım." Gözlerimi devirip önüme döndüm ve basamakları çıkmaya başladım. Biletimde yazan 27 numaralı koltuğa geldiğimde yan koltukta yedi, sekiz yaşlarında bir erkek çocuğunun oturduğunu gördüm. Sıkıntılı bir nefes verip koridor tarafındaki yerime oturdum.

"Ben de hiç sevmem otobüs yolculuğunu." dedi başını cama yaslayan çocuk. Yüzüne bakmadan güldüm.

"Sevmediğimi nerden çıkardın?"

"Oflayıp duruyorsun ya..." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Bir de suratın çok asık." Başımı çocuktan tarafa çevirdiğimde O'nunkilere benzeyen bir çift mavi gözle karşılaştım. Zorlukla yutkundum.

"Kaç yaşındasın sen?" dedim, öylesine. Gözlerine bakmak bana iyi gelmiyordu. Geri dönmek istiyordum. Beni asla affetmeyecekti.

"Yedi." dedi masmavi gülümseyerek. "Sen?"

"Yirmi iki." Ağzı kocaman açıldı.

"Çok yaşlısın!" dediğinde çocukça kollarımı önümde bağladım.

"Sen de bebeksin!" dedim. Arka koltuktan bir kahkaha sesi geldiğinde başımı hafifçe iki koltuk arasından bakmak için çevirdim. Otobüs girişinde karşılaştığım ela gözleri görmemle gözlerimi devirip tekrar arkama yaslandım.

"Adın ne senin teyze?" dedi yanımdaki çocuk. Arkadan daha da güçlü bir kahkaha geldiğinde kaşlarımı çattım.

"Ne teyzesi be!? Bilerek yapıyorsun!" Yanımdaki çocuk kendini tutamayıp kahkaha attığında gözlerim şokla açıldı. Gerçekten de bilerek yapıyordu!

"Şaka yaptım." dedi masumca. "Çok tatlısın abla." Derin bir nefes alıp gülümsedim.

"Defne ben." dedim elimi uzatıp. Büyümüş de küçülmüş edasıyla elimi sıktı.

"Yağmur." dedi kocaman gülümseyerek. Benimse gülümsemem yüzümde donakalmış, ellerim titremeye başlamıştı. Kalbim deli gibi çarparken zar zor nefes alabildim. Gözümden bir damla yaş düştüğünde "Defne Abla?" dedi sorarca.

"Gerçek değilsin sen." diye fısıldadım kendi kendime. Oturduğum yerde ayağa kalkıp bakışlarımı etrafta gezdirdim. Gözlerim ela gözlerle buluşunca parmağımla yanımdaki çocuğu gösterdim. "Onu görebiliyor musun?" Ela gözlerin sahibi kaşlarını çattı.

"Abla... iyi misin?" dedi gerçek olmayan çocuk. Gözlerim mavi gözler ile ela gözler arasında gidip geliyordu.

"Gerçek değilsin sen!"

"Hanımefendi bir sorun mu var?" dedi yanımıza yaklaşan muavin. "Harekete geçiyoruz, lütfen oturun." Dehşete düşmüş bakışlarımı isminin Yağmur olduğunu söyleyen ve gerçek olmayan çocuğa çevirdim. Bir el koluma değdiğinde yerimde sıçradım.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now