49 - Sev Beni

261 9 32
                                    

Odanın kapısını tıklatmamla açılması bir oldu.

"Defne..." Anıl'ın yüzüne bile bakmadan hızla yanından geçtim ve lavaboya girdim. Klozetin önünde diz çöktüm ve öğürmeye başladım. Neredeyse midemdeki her şeyi kustuktan sonra ayağa kalktım ve sifonu çektim. Elimi yüzümü yıkadım. Anıl lavabonun kapısında durmuş endişeyle bana bakıyordu. "Sen iyi misin?"

"Yarın İstanbul'a dönüyorum." dediğimde gözleri kocaman açıldı. Bana doğru birkaç adım atıp yüzümü elleri arasına aldı.

"Defne-"

"Özür dilerim... Biraz... Ani oldu."

"Saçmalama Defne! Hiçbir yere gitmiyorsun." Başımı iki yana salladım. "Daha bir ayımız var Defne... Lütfen..." Gözleri dolmuştu. "Yapma bana bunu. Hazır değilim. Lütfen. Özür dilerim. Benim yüzümden değil mi? Özür dilerim." Yanağımı öptü. Kollarını sıkıca belime sardı ve alnını omzuma yasladı.

"Gitmem gerekiyor..."

"Yarın da konferansım var. Ona gel. Lütfen gel. En güzel yeri ayırttım sana. Seni çok seviyorum. Sensiz olmaz. Lütfen. Yalvarırım Defne."

"Uzanmam lazım... Başım... Başım dönüyor." Başını omzumdan kaldırdı ve beni kucağına aldı. Bir süre sonra sırtım yatakla buluştu. Gözlerimi kapattım. Elimi ellerinin arasına aldı ve üzerine bir öpücük kondurdu.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim."

"Anıl... Göz bandımı verir misin?" diye mırıldandım. Işık çok rahatsız ediyordu.

"Defne yalvarırım gitmeyeceğini söyle. Lütfen." Gözümden birkaç damla yaş aktı.

"Anıl... Göz bandımı-"

"Defne! Bir şey söyle!"

"Gideceğim."

●●●

Gözlerimi açtığımda her yer karanlıktı. Yavaşça doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Anıl yan tarafımda uzanmış tavanı izliyordu.

Yataktan kalktım ve ışığı açtım. Bir süre gözlerimin ışığa alışmasını bekledim.

Dolabın kapaklarını açtım ve yerleştirdiğim eşyalarıma baktım. Titrek bir nefes verdim.

"Bunları... Valizlere koysam... Milas'taki eve götürebilir misin? Yanımda götürmek istemiyorum."

"Her kalbini kırdığımda beni böyle mi tehdit edeceksin Defne? Ne halde olduğumu görmüyor musun? Yetmedi mi?" Arkamı dönüp gözlerine baktım. Yatakta oturur pozisyona geçmişti. El çantamı açtım ve içinden çıkarttığım uçak biletini Anıl'a uzattım.

"Tehdit etmiyorum Anıl..." Bilete bakakaldığında yutkundum. "Üzgünüm."

"Tamam." dedi telaşla. "Tamam... Ben de geliyorum." Başımı iki yana salladım.

"Anıl lütfen..." Ayağa kalktı ve karşıma dikildi. Ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Sorun ne, söyle bana... Çözelim Defne."

"Söyleyemem."

"Hadi güzelim."

"Zorlama..."

"Defne... Eğer... Beni ikna edemezsen, gitmene izin vermem." Kaşlarım havalandı.

"Ne?" dedim şaşkınca.

"İzin veremem. Üzgünüm. Böyle planlamadık." Birkaç adım geriye gittim.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now