32 - Kahraman

249 9 37
                                    

"Ses telleriniz oldukça zarar görmüş. Ciğerleriniz de aynı şekilde. Boğazınızdan gelen kanın sebebi olarak bunları söyleyebilirim." dedi doktor önündeki filme bakarak. "Başınızı kaldırın lütfen." Başımı kaldırdığımda gözlerime bir ışık tuttu. Işığı kapattı ve derin bir nefes aldı. Anıl'a göz ucuyla bakıp tekrar bana döndü. "Sizinle yalnız konuşabilir miyim?"

"Kötü bir şey mi var?" dedi Anıl endişeyle.

"Merak etmeyin, eşiniz iyi olacak. Bazı özel durumları kendisiyle konuşmak isterim." dediğinde hafifçe güldüm.

"Eşim değil." dediğimde doktorun kaşları havalandı.

"Eşiniz değil mi?" Titrek bir nefes verdi. "Abiniz mi?" Başımı iki yana salladım. Anıl sinirle güldü.

"Arkadaşım." dedim gülümseyerek. Doktor rahat bir nefes aldı.

"O halde yanında konuşabiliriz." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Eşi ve abisinin yanında konuşamayıp da arkadaşının yanında konuşabildiğiniz bu özel durum ne çok merak ettim doğrusu." dedi Anıl alayla.

"Defne Hanım'ın şiddet gördüğünü düşünüyorum, Anıl Bey." Anıl'ın kaşları havalandı. Benim de öyle. "Eğer böyle bir durum söz konusuysa-"

"Değil." dedim sertçe.

"Bakın, korkmanıza gerek yok. Sizin için elimizden geleni yaparız." Derin bir nefes aldım.

"Teşekkür ederim Doktor Bey. Ancak gerçekten böyle bir durum yok."

"Bedeninizde yer yer morluklar ve yaralar var. Boynunuz özellikle... Buraya kan kusarak geliyorsunuz. Onu geçtim, solunum yolunuz berbat bir halde. Biri sizi boğmaya falan mı çalıştı?" Anıl'ın rahatsızca yerinde kıpırdandığını gördüm.

"İntihar ettim." dedim dümdüz bir ifadeyle. Doktorun gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Bu sabah. Küveti suyla doldurdum ve-"

"Anladım." dedi sözümü keserek. "Sizi psikiyatriste yönlendirmeliyim." Ne yaparsan yap dercesine omuz silktim.

Bir süre masasına geçti ve bilgisayarıyla ilgilendi. Daha sonrasında bize döndü ve yazıcıdan çıkan kağıdı alıp Anıl'a uzattı.

"Bunlar fiziksel fonksiyonlarının düzelmesi için yazdığım ilaçlar. Psikiyatristimiz Furkan Bey şu anda odasında sizi bekliyor. Koridorun solundan üçüncü kapı. Geçmiş olsun."  Anıl kağıdı aldı ve inceledi. Başıyla teşekkür ederek elimi tuttu ve kapıya yöneldi.

Koridorun solundan üçüncü kapıyı tıklattı ve yanıt beklemeden açtı. İçeri geçtik ve Furkan Bey'in eliyle oturmamızı işaret ettiği koltuklara oturduk.

"Hoş geldiniz. Defne Hanım, değil mi?" Başımı salladım.

"Hoş bulduk."

"Hasan Bey'in bana yolladığı raporda intihar vakası yazıyor." Yutkundum. Bunu konuşmak bu kadar kolay mıydı? "Ölmek mi istiyordunuz, Defne Hanım?"

"Yaşamak istemiyordum." dediğimde hafifçe gülümsedi.

"İkisi arasındaki farkı görebildiğine göre gerçekten canına kast etmiş olmalısın." Anıl'ın iyice sinirlendiğini hissettiğimden, Furkan Bey'in tavrından rahatsız olmuyormuş gibi davranma gereği duydum.

"Evet. Bu sabah. Ne yapıyoruz şimdi. İntihar kontrol hapı mı yazacaksınız bana? Malum çok konuşmak psikologların işi." Gülümsedim. Furkan Bey keyifli bir kahkaha attı.

"Size antidepresan yazacağım. Bir de multi-vitamin. Birbirlerini dengeleyerek karamsar ruh halinizden kurtulmanıza yardımcı olacaklardır. İştahınız ve cinsel açlığınız da bunlara bağlı olarak artış gösterecektir. Korkulacak bir durum yok. Güzel beslenin." Muhtemelen Furkan Bey de Anıl'ın eşim ya da erkek arkadaşım olduğunu düşünerek rahat bir tavırla açık açık konuşmuştu. Yanaklarım kızarırken başımı sallamakla yetindim. Bir süre sonra yazdığı reçeteyi de alıp vedalaşarak odasından çıktık.

KOMŞU ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin