90 - Görünmez Kadın

183 7 89
                                    

"Bana açık büfe olduğunu söyleseydin burada yatmak için bütün deliliklerimi sergilerdim!" dedim heyecanla. Barış da küçük bir kahkaha attı.

"Kızım beş yıldızlı otel parası alıyorlar, olsun o kadar." diye fısıldadı kulağıma.

"Oha! Gerçekten mi?" Başını salladı. "Paran çıkışıyor mu?"

"Çıkışıyor güzelim." dedi gülümseyerek.

"Emin misin? Bak eğer çıkışmıyorsa-"

"Dert etme sen. Hem ne yapacaksın kızım çıkışmasa? Sen benden daha fakirsin." Güldüm.

"Muğla'daki evi kiraya verirdim..." Gözleri bir süre yüzümde takılı kaldı.

"Saçmalama." diye mırıldandı. "Aile evin orası."

"Sen de benim ailemsin." dediğimde zorlukla yutkundu.

Gözleri yaşlarla dolup, parlamaya başlamıştı.

Dudaklarını alnıma bastırdı ve geri çekildi.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandı minnet dolu bir sesle.

"Kızları tavlamak için duygusal erkek numarası mı yapıyorsun?" dediğimde kahkaha attı. Ben de güldüm. "Bak şu yan masa seni kesiyor."

"Kızım buranın başrolüyüm ben. Esas oğlanıyım. Herkes beni istiyor." Saçlarını karıştırıp yanaklarını sıktığımda oflayarak geri çekildi. "Yapmasana! Karizmamı bozuyorsun." Kocaman bir kahkaha attım.

"Senin karizmanı yerim ben!" Limonatamdan koca bir yudum aldım. "Ee... Esas kızımız kim peki?" diye sordum sırıtarak.

"Her gün değişiyor." dediğinde gözlerimi devirdim ve kafasına bir şaplak attım.

"Hazal'ı çağırdım." dediğimde gözleri kocaman açıldı.

"Defne hayır ya!"

"Ya kırk yılın başı gelmişim, haber verdim kıza... Ne olacak?"

"Salak salak imalar yapma sakın!"

"Of! Tamam... Zaten gelip gelmeyeceği kesin değil, randevusu varmış." Kısa bir an donakaldı.

"Nesi varmış?" Kısık sesle sorduğunda dudaklarım iki yana kıvrıldı.

"Randevusu varmış." dedim tekrar kocaman gülümseyerek.

"Kim-" Boğazını temizledi ve ifadesini toparladı. "Kiminle randevusu varmış?" Yüzüne takındığı umursamaz ifadesi karşısında gülmemeye çalışmak çok zordu.

"Bilmem... Sormadım."

Biliyordum.

Ehehehehe.

"Nasıl bilmiyorsun ya! Siz kızlar her şeyi konuşmuyor musunuz?!" Alt dudağımı ısırdım ve gülmemeye çalıştım.

"Ya bilmiyorum işte! Gelince sorarsın."

"Ne soracağım ya! Sen sorarsın." dediğinde kendimi tutamayarak kahkaha attım.

"Çok tatlısın." dediğimde önündeki yemeğe gömüldü. Kaşları hâlâ çatıktı.

●●●

Yemeğimizi yedikten sonra Barış terapistiyle bir buçuk saatlik bir seansa girmişti. Bense o gelene kadar onlarca insanla tanışmış ve oldukça iyi vakit geçirmiştim.

Merkezde, hayatları boyunca oldukça ciddi sorunlarla yüz yüze gelmiş birçok insan vardı.

Dertlerimi bir dilek balonuna bağlamışım ve gökyüzüne emanet etmişim gibi hissediyordum.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now