112 - 3.333.333

172 4 79
                                    

"Günaydın!" Neşeyle terasa çıkmış ve koşarak kollarımı sandalyesinde oturan Anıl'ın boynuna dolamıştım. Dudaklarımı yanağına bastırıp kocaman bir öpücük bırakmıştım. "Oh!"

"Günaydın..." dedi şaşkın bir gülümsemeyle. "Hayırdır?"

"Yavuz'un operasyonu çok iyi geçmiş... Akşam eve dönecek." dedim heyecanla.

"Gözün aydın." dedi Aras. Gözleri, hâlâ Anıl'ın boynuna sarılı olan kollarımdaydı.

"Yavuz için yemek yapmak istiyorum! Bana yardım eder misin sevgilim?"

"Tabi ki..." dedi yumuşacık bir sesle. "Gel önce kahvaltını yap güzelim."

"Ay... Seni öpmek istiyorum ama abişkom izin vermiyor!" Sitemim Anıl'ı gülümsetmişti. "Anıl... Yavuz'dan istesene beni." Ela gözler abisiyle buluşmuştu. Ben de Aras'a dönüp kocaman gülümsemiştim. "Akşam gelin, isteyin beni, olur mu?"

"Otur, kahvaltını yap Defne." dedi huysuz bir tonda. "Başım çatlıyor zaten."

"Zaten Yavuz vermeyebilirdi beni... Okulumu falan bitirmem gerekiyormuş. Ama şansımızı deneyebilirdik... Hem... Haberi yok daha Amerika işinden. Nişanlansaydık belki içi rahat ederdi-"

"Defne!" Aras'ın sesini yükseltmesiyle birden susmuştum. "Anladım... Keyfin yerinde. Ama... Başım çatlıyor, diyorum! Otur, sessizce kahvaltını yap!"

"Otur sevgilim..." dedi Anıl afallamış ifademe bakarak. "Portakal reçeli de var bak. Fransa'dan getirdiğim kruvasanları da koydum sofraya." Yumuşacık çıkan sesi beni daha da afallatmıştı.

Kulağına eğildim ve "Ruhlarınız yer mi değiştirdi?" diye fısıldadım. Gülümsemesi solarken gözlerini kaçırmıştı. "Şaka yaptım..." dedim telaşla. "Aşkım şaka yaptım." Parmaklarımla çenesini kavradım ve dudaklarımı dudağının kenarına bastırdım. "Özür dilerim... Takılıyorum."

"Özür dileyecek bir şey yok." diye fısıldadı. "Haklısın... Ben çok bağırıyorum sana... Değil mi?"

"Anıl-"

"Defne, Anıl'dan uzaklaşıp yemeğini yemeye başlamazsan Yavuz'u arayacağım." dedi Aras sertçe.

"Sen bu emanet işini biraz abartmış olabilir misin?" dedim alayla.

"Benim muhatabım sen değilsin. Abine söylersin bu lafları."

"Çattık ya!" dedim dişlerimin arasından ve Anıl'ın yanındaki sandalyeye oturdum. "Kahvaltıdan sonra bana geçeriz o zaman. Yavuz'a yemek hazırlarız... Sana da uygun mu sevgilim?" Anıl usulca başını sallamıştı.

"Nasıl istersen..." dedi yumuşacık bir sesle.

Aras'ın dudaklarından öfkeli bir gülüş kopmuştu.

"Numaracı piç." diye mırıldandığında kaşlarım çatılmıştı.

"Anıl'a mı dedin?" Sesimin sert çıkmasını engelleyememiştim.

"Kruvasanları denedin mi Defne-"

"Sana mı dedi?" diye sordum konuyu değiştirmeye çalışan Anıl'a dönerek. Yüzümde dehşete düşmüş bir ifade vardı. "Kavga mı ettiniz siz?"

Ve gözlerim, Anıl'ın uzamaya başlayan sakallarının arasında kamufle olan patlamış dudağıyla karşılaştı. Parmaklarım istemsizce dudağının üzerindeki yaraya doğru ilerlemişti.

"Vurdu mu sana?" dedim titreyen sesimle. "Vurdun mu ona Aras?!"

"Seni ilgilendirmez." dedi Aras dümdüz bir sesle. "Her şeye burnunu sokma."

KOMŞU ÇOCUKNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ