121 - Kaçış

174 2 9
                                    

Bakıyordu adam.

Öylece yeğenine bakıyordu.

Nisanın sonlarına doğru gücünü arttıran Güneş'in altında, kocaman gülümsemesiyle, doğduğu günden beri en yakın arkadaşı olan Rüzgar'ın etrafında dört dönüyordu.

Hiç bitmeyen enerjisini diğer banklardaki ebeveynler bile gülerek izliyordu.

"Her zerresinde Anıl var sanki..." diye mırıldandı.

"Deli dolu..." diye onayladı Mert onu.

"Rüzgar da aynı annesi... Sakin, uysal, efendi ama yeri geldiğinde pençelerini göstermesini de bilen..."

"Elif'e benzesin diye dualar etmiştim." dediğinde aynı anda güldüler. "Çok şükür..."

"Bizimki de biraz annesine benzeseydi keşke..." diye mırıldandığında sessizliğe büründüler. "Özür dilerim..." diye ekledi Aras dakikalar sonra. "Rahatsız ettim seni-"

"Sadece... Kendimi kötü hissediyorum." dedi Mert dürüst olarak. "Sana da rol yapmak istemiyorum... Ben... Sadece... Bu konuda tamamiyle Anıl'ın tarafındayım Aras. Kabullenemiyorum. Elif de öyle... Biz... Yani... Zor geliyor, anlıyor musun?"

"Anlıyorum... Elbette. Saygım sonsuz. Hatta minnettarım size... Ama... Lütfen Defne'den uzaklaşmayın. O çok üzülüyor. Hiçbir şeyden haberi yok ki... Hiçbir suçu yok. Kimsesi yok Mert, uzaklaşmayın ondan."

"Anlamaması imkansız Aras... Biz de buna sinirleniyoruz işte... Bunca yıldır-"

"Aklının ucundan geçer mi ya böyle bir şey onun?" diye sordu Aras gülümseyerek. "Ufacık biraz sezse... Perişan olur kız."

"O zaman kandırıyorsun onu?" Bu sefer sert çıkmıştı Mert'in sesi. "Hatta kullanıyorsun-"

"Kullanmıyorum." dedi adam hızla. Midesini bulandırmıştı bu kelime. "Uzak durmaya çalışıyorum. Elimden geldiğince... Eskiden neredeyse birlikte yaşardık Mert... Ayda bir ya da iki kere gidiyorum yanına artık. Birlikte de uyumuyoruz. Yani... Çoğu zaman. Bulut'u bahane edip her saniye aramıyorum ya da mesaj atmıyorum... Uzak duruyorum... Çok uzak duruyorum. Hasretimden geberecek kadar hem de. Geçen hafta Amerika'daydım işte... Bir kere bile iletişime geçmedim. Ellerim titredi. Yemin ederim. Fotoğrafına da bakmayacaktım ama dayanamadım. Onu başaramadım... Gelir gelmez de ağladım mal gibi... Çok özledim diye diye ağladım. Anlamadı Mert. Anlamıyor işte... Bana o gözle bakamaz ki asla... Baksa zaten... Bir dakika duramam yanında. Kaçar giderim. Yapamayız... Olmaz yani. O kadar imkansız bir aşka tutuldum ki... Ancak bu kadar olur Mert."

"Defne sana karşılık verse kaçarsın, öyle mi?"

Başını salladı Aras. Kendinden emin duruyordu.

"Sanmıyorum..." Mert'in cümlesiyle afallamış bakışları ona çevrildi.

"Ne sanmıyorsun?"

"O da seni istese... Karşı koyabileceğini sanmıyorum."

Defne'nin kendisini isteyeceği herhangi bir evrenin var olabileceğine inanmıyordu adam. Böyle bir ihtimal yoktu onun gözünde. Üstüne düşünme gereği bile duymamıştı.

"Anıl'dan önce karşısına çıksaydın sana sırılsıklam aşık olacağını ikimiz de biliyoruz Aras."

"Keşke..." derken buldu kendisini adam. Sonra hızla başını iki yana salladı. Defne olmasaydı Anıl hiçbir zaman büyüyemezdi.

Anıl'ı, Defne'ye olan aşkı iyileştirmişti. Bütün yaralarını sarmıştı. Defne'nin kendisini sevmesini dileyemezdi adam. Bencillikti bu. Kardeşine bunu yapamazdı.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now