30 - Davetsiz Misafir

404 8 4
                                    

"Ya bir şey olsaydı?! Nasıl yalan söylersin Gizem!" Anıl'ın bağırışıyla ellerimi kulaklarıma kapattım. "Bütün gün senin yanında sandım ben! YA BİR ŞEY OLSAYDI?!"

"OLMADI!" Her ne kadar bağırsa da ses tonundan Gizem'in de üzgün olduğunu anlamak mümkündü.

"Olmadı mı?" Anıl sinirle güldü. "OLMADI MI?" Bir şeyin kırılma sesini işittim. "KIZ GECEYİ BARDA GEÇİRİYOR! UYUŞTURUCU ALIYOR! TANIMADIĞI HERİFİN ARABASINA BİNİYOR! BİR ŞEY OLMAMIŞ MI GİZEM?!"

"BENİM SUÇUM DEĞİL!"

"SENİN SUÇUN!"

"ASIL SENİN APTALLIĞIN YÜZÜNDEN!" Gizem derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. "Kızı mahvediyorsun! Ona iyi falan geldiğin yok!"

"Sen mi iyi geliyorsun ona?! LAN KIZ YILLAR SONRA KABUL ETTİĞİ AŞKINI SENİN YÜZÜNDEN BASTIRMAYA ÇALIŞIYOR!"

"OKAN'A OLAN AŞKI ÇOK UMURUNDA SANKİ! PALAVRACI!"

"ONUNLA İLGİLİ HER ŞEY UMURUMDA!" Gizem kahkaha attı.

"Senin tek umurunda olan şey ne biliyor musun?" dedi Gizem dişlerinin arasından. "Ona sahip olmak. Senin olsun diye ölüp bitiyorsun! Bencilsin! Kafana estiği gibi kırıp döküyorsun! Hani onu iyileştirecektin?! Kızı sensiz adım atamaz hale getirdin!"

"Bilerek yapmadım... Bağlandı bana-"

"Bağlandı çünkü terapistiyle aynı yatakta yatıyor! Bunun ne kadar yanlış olduğunu en iyi sen biliyor olmalıydın!"

"Biliyordum! Allah kahretsin, biliyordum!"

"İstanbul'a gidecek. Bunu da biliyorsun değil mi?" Gizem'in sesinde gizleme gereği duymadığı bir galibiyet duygusu vardı. Yıkıcı bir darbe yaptığının bilincindeydi. "İstanbul'a gidecek ve Anıl'dan bir iz bile kalmayacak."

"İstanbul'a giderse kaybeden sadece ben olmam." dedi Anıl kısık bir sesle. Gizem güldü.

"İnan bana, benim için Okan'la olması senin etrafında olmasından iyidir."

"KESİN SESİNİZİ!" diye bağırdım iyice yorganın altına gömülürken. "Başım çatlıyor!" Muhtemelen burada, yorganın altında olduğumu bile unutmuşlardı. Bir süre ikisinden de çıt çıkmadı.

"Kendine geldiğinde seninle de konuşacağız, Defne Hanım." dedi Anıl, ettikleri kavganın etkisiyle sert çıkan bir sesle.

"İkinizle de konuşmak istemiyorum." diye mırıldandım. "Çıkın dışarı."

"Defne-" diye başladı Gizem.

"Çık dışarı!" Bir süre sonra kapının çarpma sesini duymamla irkildim. "Başım çatlıyor diyorum! Hayvan-"

"Şşh." Anıl'ın uyarıcı ses tonu cümlemi yarıda kesmişti.

"Sen de çık dışarı." Yorganın kafamdan çekilmesiyle gözlerimi sımsıkı kapattım. "Kapat şunu!" dedim ellerimi havaya sallayıp yorganı bulmaya çalışırken.

"Sabah çok tatlıydın ya... Sana biraz daha uyuşturucu temin etsek aslında." Ellerimi bileklerimden kavrayıp başımın üstünde birleştirdi. "Aç gözlerini!"

"Işık..."

"Rahatsız mı ediyor?" Başımı salladım. "Bekle o zaman." Odanın ışığını kapattığında gözlerimi hafifçe araladım. Tekrar eski konumunu alıp bileklerimi tuttu. "Ayıldığına göre... Konuşalım. Benden nefret mi ediyorsun?"

"Senden nefret etmiyorum." diye mırıldandım. "Sen?"

"Ben ne?" dedi şaşkınca.

"Sen benden nefret ediyor musun?" Sorduğum soruya karşılık kahkaha attı.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now