50 - Ulubey Veliahtı

214 9 25
                                    

"Duşa giriyorum." Anıl'ın kulağıma mırıldanmasıyla gözlerimi araladım. "Gelmek ister misin?" Derin bir nefes aldım. Dudaklarını kulağımın altına bastırdı.

"Gir sen..." diyebildim, kısık bir sesle. Yorganla bedenimi örterek hafifçe doğruldum ve pencereye baktım. Güneş yeni doğuyordu. Anıl da benim gibi doğrulup sırtını yatak başlığına yasladı. Parmakları saçlarımda dolaşmaya başladı.

"Güneş gibisin..." Gözlerimi kapattım.

"Anıl..."

"Neyin var?" Gözlerimi açtım. Gülümsüyordu.

"Özür dilerim." Sesim her an ağlayabileceğimi yeterince belli ediyordu. Kaşları çatıldı.

"Ne için özür diliyorsun?"

"Söz vermiştim... Tutamadım. Karşı koyamadım. Bugün... Seni çok istedim. Özür dilerim."

"Aşık olduğum kadın benimle seviştiği için özür diliyor." dedi gülerek. "Ah çok zor bir hayatım var!" Omzuna vurdum.

"Dalga geçme!"

"Defne beni her geçen saniye daha da mutlu etmekten başka bir şey yapmıyorsun. Düşünüp durma lütfen." Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Kalk ve benimle duşa gel." Gülümsedim.

"Jakuziyi denemedik değil mi biz?" dedim kollarımı boynuna dolarken. Sırıtışı büyüdü.

"Cık."

"Deneyelim madem..." Dudaklarımızı birleştirdi.

"Deneyelim aşkım."

●●●

"Balayına gelmişiz gibi hissediyorum!" dedim gülerek.

"Balayı demişken, ileride bir nikah da-"

"Of Anıl!" Kahkaha attı.

Anıl'la duşta saatler geçirdikten sonra hazırlanıp evden çıkmıştık. Lunaparkta geziyor ve hamile olduğum için hiçbir oyuncağa binemiyorduk.

"Şuna binelim bari-"

"Hayır Defne." Kolunu omzuma attı. "Bir kere daha sorarsan sana uzun ve sıkıcı bir bebek bakımı konuşması yaparım."

"Sen nereden biliyorsun bebek bakımını?" dedim gülerek.

"Okudum." dedi omuz silkerek. Kaşlarım havalandı.

"Okudun?"

"Hı hı."

"Ne ara?"

"Sen uyurken."

"İyi, sen bakarsın o zaman." dediğimde kahkaha attı.

"Bakarım... Senden alışkınım zaten." Ağzım dehşetle açıldı ve omzuna yumruğumu geçirdim. O ise gülmeye devam ediyordu. "Bu arada... Ben küçük bir plan yaptım. Fikrini merak ediyorum." dedi parlayan gözlerini gözlerime çevirerek.

"Ne planı?"

"Sen, ben, bebek..." Titrek bir nefes verdim.

"Anıl... Çok kaptırmamanı söylemiştim."

"Kaptırmıyorum. Gerçekten. Sadece... Az zamanımız kaldı Defne. Düşünmem gerekiyordu."

"Ne düşündün peki?"

"İstanbul'a gideceksin. Okulunu tamamlayacaksın. Zaten yarım dönemin kaldı değil mi?" Başımı salladım. "Bebek de en fazla altı aylık olur bu süreçte. Sen bir dönem Barış'larla kalırsın. Artık kendini mi affettiriyorsun, özlem mi gideriyorsun ne yapıyorsun, orası sana kalmış. Ben de o sırada ev açarım... Ailemiz için. Hazır olur tamamen. Okulun bitince oraya yerleşiriz. Birkaç yardımcı tutarım sana. Hem doğum yaklaşırken de iyi olur, doğurduktan sonra da... Sonra da bebeğimizi büyütürüz... Birlikte." Adım atmayı bıraktığımda benimle birlikte durdu.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now