3 - Defne Mutfakta

1.1K 24 11
                                    

"Hoş geldin..."

Yüz yıl gibi gelen bir bakışmadan sonra geri çekilerek geçmem için yol açtı. Ben salona doğru yol alırken arkamdan kapıyı kapattı.

"Aptallığından hiçbir şey kaybetmemişsin." Diye söylendi.

"Ama sen bütün göz zevkini kaybetmişsin, buranın hali ne böyle?" Gözlerimi 6 ay önce gördüğüm haliyle alakası bile olmayan salondan ayıramıyordum.

"Değişiklik iyidir, Defne. Sana da tavsiye ederim." Demesiyle ona döndüm.

"Değişmeyen çok şey olduğuna bahse girerim."

"Her şey değişti." Bir adım daha yaklaştım.

"Emin misin?" Bir adım daha yaklaştığımda aramızda bir kafalık mesafe kalmıştı. Yeşil gözlerimi mavi gözlerine diktim. Bir sürelik bakışmadan sonra gözleri dudaklarıma kayınca zaferle gülümsedim.

"Sanırım yanıldın. Bazı şeyler hiç değişmemiş." Dediğimde sinirle gülerek benden uzaklaştı.

"Neden geldin?" Kanepesine oturdum.

"Canım sıkıldı." Karşımdaki koltuğa oturduğunda hâlâ deminki zaferime sinirli olduğunu farkedip belli belirsiz gülümsedim.

"Her canın sıkıldığında gelebileceğin biri değilim ben Defne."

"Biliyorum." Konuşma havada asılı kalınca sıkıntıyla ofladım. Bir süre sonra kanepesine uzandım. Tavanı izlerken konuştum.

"İzin ver bu gece burada kalayım." Cevap vermeyince konuşmaya devam ettim. "Sana tarçınlı kurabiyemden yaparım hem."

Kendini tutamayarak samimi bir şekilde güldüğünde ben de güldüm.

"O zaman hayır diyemeyeceğim. Hem ne demişler komşu komşunun tarçınlı kurabiyesine muhtaçtır." Huzurla gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra üzerimde bir örtü saçlarımda da bir el hissettim.

"İki sarı bir araya gelmemeliyiz." Gülümsedim.

"Biliyorum." Kendimi uykuya bıraktım.

●●●

Gözlerimi açtığımda bir süre nerede olduğumu anımsayamadım. Şeytanın İni... Aferin sana Defne yaptığın tek doğru bir hareket var mı? Oflayarak ayağa kalktığımda dün geceki kısa sohbetimiz aklıma geldi. Henüz uyanmamasını fırsat bilip elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa yöneldim. Malzemeleri çıkarıp söz verdiğim gibi çok sevdiği tarçınlı kurabiyeleri yapmaya başladım.

Hamuru hazırlayıp şekil verdikten sonra tepsiyi fırına koydum. Nihayet piştiklerinde hazırladığım pudra şekeri - tarçın karışımına bulayıp sunum tabağına aldım.

"Günaydın. Mis gibi kokmuş." Uykulu sesini duyduğumda kafamı mutfak kapısının önündeki bedenine çevirdim. Göz göze geldiğim an dün geceki cesaretimden hiçbir kırıntı kalmadığını farkettim. Tabi bunu ona belli etmenin lüzmu yoktu.

"Günaydın. Sözümü tutayım dedim." Sırıtmaya başladığında hiç iyi bir konuşma olmayacağını anladım.

"Duyan da her sözünü tutuyorsun zanneder."

"Ben gideyim en iyisi." Yanından geçerek çıkmaya yeltendiğimde kolumdan tutarak beni engelledi.

"Canını yakacağım Defne. Ne bekliyorsun? Bir tepsi kurabiyenin yaşananları silip atmasını mı?"

"Hiçbir beklentim yok. Ben çok yoruldum artık." Diye fısıldadığımda kolumu bıraktı.

"Eline sağlık. Arkadaşların merak etmiştir. Git hadi." Belli belirsiz kafamı sallayarak mutfaktan çıktım. Peşimden gelmediğini görerek dış kapıya yöneldim.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now