113 - Güneş Alsancak

157 5 52
                                    

"Kardeşin beni üzmüş olabilir ama... Ben de onu çok üzdüm Aras. Biz her şeyi geride bıraktık... Sıfırdan başladık. Artık yolumuza taş koymayın... Lütfen... Yalvarıyorum sana... Ben Anıl'ı çok seviyorum." Sakince Aras'ın elini tutmuştum. "Hadi beni düşünmüyorsun, Anıl'ı düşünmüyorsun... Bari... Yeğenini düşün."

"Efendim?" dedi şaşkınca. "Kimi düşüneyim?"

"Yeğenini..." diye mırıldandım.

"O kim ya? Anlamıyorum Defne?"

Aramızdaki mesafeyi azalttım ve tuttuğum elini yavaşça karnımın üzerine koydum.

Birkaç saniye boyunca öylece kalakalmıştı.

"Dalga mı geçiyorsun?" diye mırıldandı. Yüzünde afallamış bir ifade vardı ve elini karnımdan çekemiyordu. "Eğer abine söylememem için böyle bir yalan uyduruyorsan-"

"Yalan değil." diye fısıldadım. "Emin de değilim ama... Henüz test yapmadım. Ben... Senden yardım isteyecektim ama-"

"Ne lazımsa." dedi hızla.

"Bildiğin iyi bir doktor olduğunu söylemiştin-" Elimi tutup beni arabasına doğru çekiştirmeye başladığında afallayarak birkaç adım ilerledim.

"Hemen gidelim." demesiyle gülmüştüm.

"Sakin ol..." Elini sıkarak durmasını sağlamıştım. Yüzünde oldukça komik bir ifade vardı.

"Tekme mi attı?" diye sordu sakallarıyla oynayarak. "Tekme atamaz... Sanırım. Ayakları yoktur daha... Şey... Nasıl... Yani... Nereden çıkardın-"

"Reglim gecikti Aras." dedim gülerek.

"Mantıklı..." diye mırıldandı. "Ne kadar gecikti?"

"On iki gün." dememle gözleri kocaman açılmıştı.

"Yuh Defne! Bunca gündür test yapmadın mı?"

"Korktum..." diye fısıldadım. "Tek başıma yapmak istemedim. Barış'la küstük... Okan gitmişti. Anıl'la da ayrıydık... Yavuz'dan çekindim... Sana gelecektim... Ama... Şey... Biraz daha beklemek istedim..."

"Aşağı sokakta... Eczane var. Hemen alıp gelebilirim-"

"Şimdi değil." dedim ellerini tutarak. "Yavuz geldi... Anıl yemek yaptı onun için. Bu akşam ailecek vakit geçirmek istiyorum. Bugün olmaz. Sonra... Tamam mı?" Usulca başını sallamıştı. "Lütfen Yavuz'a bir şey söyleme Aras..."

"Söylemem Defne... Tabi ki."

"Anıl'a da kötü davranma... Çok üzülüyorum. Çok üzüldüğümde bebişimin canı acıyormuş."

"Sallama." dedi gülerek.

"İnanmazsan inanma..."

"Dokuz ay kim çekecek senin nazını şimdi?" dediğinde gülmüştüm. "Hepimizi parmağında oynatacaksın, değil mi?"

"Öyle planlarım var, evet."

"Gideyim ben artık..." dedi buruk bir gülümsemeyle. "Yarın alayım mı seni, birlikte-"

"Nereye gidiyorsun?" dedim şaşkınca. "Yemek yiyecektik?"

"Ha... Şey... Ailecek dedin ya... Ben-"

"Sen de ailedensin Aras." dedim tatlı bir sitemle. "Aksini düşündürecek bir şey mi yaptım?"

"Yok da... Ben... Ne bileyim... Yani-"

"Geç hadi." dedim gülerek. "Açlıktan ölüyorum. İki canlı olabilirim ben... İkişer tabak yemezsem doymazmışım." Aras gülerek kolunu omzuma atmıştı.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now